T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
YOZGAT / AKDAĞMADENİ - Nene Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

DİLİMİZİN ZENGİNLİKLERİ PROJESİ KASIM AYI

AKDAĞMADENİ YÖRESEL KELİMELER  SÖZLÜĞÜ 

 

ÖN SÖZ

  Sözlükler, bir milletin kültürünü gösteren aynalardır. Sözlükler sayesinde geçmişte yaşamış milletlerin sosyal hayatı, ekonomisi vb. konular hakkında bilgi sahibi oluruz. Biz de bu bilinçten hareketle Akdağmadeni ilçesi ve civarında konuşulan kelimeleri derleyip bu sözlüğü oluşturduk.

 Görevli öğrencilerimiz büyüklerini, komşularını, çevrelerindeki insanları dinleyip bu kelimeleri kayıt altına aldılar. Amacımız bu yöresel kelimelerin yazılı kaynak haline getirilip yok olmasını engellemektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

A

Acer: Yeni.

Aces:Haber.

Açar: Anahtar.

Ağa:Baba.

Ağartı:Süt ürünlerinin genel adı,yoğurt.

Ağdırmak:Ağırlık olarak dengesizlik durumu.

Ağleşmek:Alay etmek,dalga geçmek.

Aha:İşte.

Ahmal: Akıldan yoksul.

Alaf: Kıvılcım,alev.

Anadut: Ekin veya ot demetlerini arabaya yüklemeye veya harmanı aktarmaya yarayan uzun saplı araç.

Araz:Dilsiz.

Arsınmak:Utanmak.

Avara:Hiçbir iş yapmamak,boş boş durmak.

Avuz:İnek,manda gibi hayvanların doğum yapmasından sonra ilk savımda elde edilen koyu kıvamlı süt.

 

B

Badal:Merdiven.

Badi:Ördek.

Balak:Manda yavrusu.

Bayahdan:Biraz önce.

Bat:Yeşil mercimek,salça düğü gibi malzemelerle yapılan Tokat’a özgü bir yemek çeşidi.

Bıdı:Kaz yavrusu.

Bıldır:Geçen sene.

Bışka: Kibrit.

Bibi: Hala.

Boğön:Bugün.

Bostan:Karpuz.

Böşürük:Samanlı çamur.

Buymak:Üşümek.

 

C

Camız: Manda.

Cacık: Madımak denilen bitki.

Cabut: Eski bez parçası.

Cerek: Kesilmiş, budanmış ince ağaç, sırık.

Ceylan:Elektrik.

Cıbır:Yoksul.

Cılk: Bozulmuş yumurta.

Cılga:Patika.

Cıngı: Ateş kıvılcımı.

Cınnak: Tırnak.

Cırcır: Fermuar.

Cızlama: Bir tür çörek.

Cikcik: Sürahi.

Cula: Kuş.

Culuk:Hindi.

Cücük:Civciv.

Ç

Çalgu:Bahçe,kapı önü süpürmeye yarayan ilkel süpürge.

Çalkama:Ayran.

Çebel: Bulaşık.

Çedik:Çocuk ayakkabısı.

Çekü:Başörtüsü,yemeni.

Çemüç:Kuru üzüm.

Çenüleme:Köpeğin acı içinde bağırması.

Çiğit:Yöresel.

Çimmek:Banyo yapmak,yıkanmak.

Çise:İnce yağmur.

Çoşdar:Laf getirip götüren.

Çöçelenmek:Boşa vakit geçirmek.

Çökek:Bataklık.

Çul:Genellikle keçi kılından yapılmış, yere serilen ya da çadır olarak kullanılan kaba dokuma.

 

                      D

Dalamak:Bazı nesnelerin ciltte oluşturduğu yanma hissi,kaşıntı,kızarıklık.

Dallama:Yelek.

Danek:Ağaçtan yapılmış sopa.

Davar:Koyun ve keçiye verilen ortak ad.

Debelenmek:Kendini yere atıp yuvarlanmak.

Dekmük:Tekme.

Dene:Buğday tanesi.

Depmek:Toprağı havalandırmak.

Dıvrak:  Derli toplu, giydiğini yakıştıran kimse.

Döşşek:Genellikle yünle doldurulmuş yatak.

Dulda: Yağmur, güneş, rüzgâr ve soğuğun etkisinden uzak, kuytu, korunaklı yer.

Duğülcek:Dolu.

Düve:Henüz doğurmamış genç inek, dişi dana.

Düvenlemek:Buğdayla samanı ayırma işi.

        E

Ebe:Babaanne.

Ebekulağı:Salyangoz.

Eccük:Azıcık,biraz.

Eçi:Büyükanne.

Eğlemek:Aracı durdurmak.

Eke:Kaban.

Ellam:Herhalde, galiba, zannedersem. 

Ellik:Eldiven:

Elti:Erkek kardeşlerin eşlerinin birbirlerine göre durumu.

Eme:Babanın kız kardeşi,hala.

Enek:Misket.

Enteri:Genellikle tek parçadan oluşan kadın giysisi.

Enük:Kedi,köpek yavrusu.

Ersün:Hamur kesme aracı.

 

 

                F

Fanila: Pijama.

Fenikmek:Başı dönmek,sersemlemek, açıkmak.

Ferik:Kümes hayvanlarının civcivlikten çıkmış yavrusu.

Fenikmek: Acıkmak.

Fışgı:Hayvan gübresi.

Fırlamak: Koşmak.

Fistan:Uzun elbise.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

             G

Galuh:Evde kalmış, evlenememiş olan kimse.

Gardon: Patates.

Gazan: Yemek pişirilen tencere.

Gıymıh:Ağacın yontulmuş küçük parçası.

Gicişmek: Kaşınmak

Gişi: Koca,eş.

Gilik:Çörek,küçük ekmek.

Gocuk:Mont,kaban.

Gop: Koş.

Gözer: Buğday, çavdar, toprak gibi şeyleri elemekte kullanılan, iri gözlü kalbur.

Göreşimek: Özlemek.

Gubarmak:Gururlanmak,göğsünü germek.

Gurk:Kuluçkaya yatan tavuk.

Gübür:Çöp,toz,süprüntü.

Güdük:Kısa boylu

                     H

Haral:Çok büyük çuval.

Hark:Küçük su kanalı.

Harman:Hasat vakti.

Haşat:Bozulmuş,darmadağın olmuş.

Hayat:Evde odalara açılan geniş bölüm,koridor,salon.

He:Evet.

He mi:Öyle mi?

Heri:İstek,emir gibi değişik anlamlar katan edat türü.

Hedik:Kaynatılmış buğday.

Helki:Kova.

Helik: Küçük taş.

Hısım:Akraba.

Horonto: Ev halkı.

Hobe: İki gözlü torba.

Hökele: Ukala.

 

İ

İbil: Hindi.

İlağen:Leğen.

İlik:Düğme

İlistir:Süzgeç.

İşmal etmek: Kaş göz hareketi yapmak.

İskembi:Sandalye.

İslah: Temiz,sağlam.

İşkefe:Yufka ekmeği.

İşlik: Atlet.

İt:Köpek.

 

 

 

 

 

 

K

Kaluç:Küçük orak.

Katık:Ayran.

Kayış:Kemer.

Kekeç:Kekeme.

Kelem:Lahana.

Kepenek:Kelebek.

Kerme:Hayvan dışkısı,tezek.

Keşik:Sıra,nöbet.

Kırık:Eşekyavrusu,sıpa.

Kocabaş:Şeker pancarı.

Koslü:Köstebek.

Kömüş:Manda.

Kuzüne:Büyük soba.

 

 

    

 

L

Lığıt:Balçık,sulu çamur.

Loğ:Toprağı pekiştirmek için kullanılan taş silindir.

Löküs:Piknik tüpüne monte edilerek kullanılan bez torba biçimindeki bir aydınlanma aracı.

 

 

 

 

 

 

 

       

 

 

 

 

 

M

Mabin: Salon.

Madımak:İlkbahar aylarında kırlarda yetişen yenilebilir bir ot türü.

Mahat: Taş, kerpiç ya da tahtadan yapılan oturma veya yatma yeri.

Malamat etmek:Rezil etmek.

Masimiyon: Beni önemsemiyorsun.

Mazarat: Yaramaz.

Mıh:Çivi.

Mısmıl:İsteğe uygun,tam olarak.

Mintan: Gömlek.

Möhre vurmak:Bağ duvarı örmek.

Muhanet:Faydasız kişi.

Muzu:Zararlı.

 

 

 

 

 

N

Nacak:Küçük balta.

Neydiyon:Ne yapıyorsun ?

Nörüyon: Ne yapıyorsun?

Nörecik: Ne yapalım.

Nivik:Dağlarda yetişen yemeği yapılan bir ot çeşidi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

O

Ocaklık:Mutfak.

Oncacık:Çok az.

Onel: O nedir.

Okuncu: Nişan, düğün gibi merasimlerde davetiye götüren kişi.

 

Ö

Öğlennedi:Öğlen vakti.

Öllük:Bebeklerin kundaklarına ısıtılarak konan çok ince killi toprak.

Önüzgan: Rüzgar.

Övendere:Ucu çivili uzun değnek.

Ötaçe: Karşı taraf.

Öte: İleri.

Öteberi: Eşya.

Öz:Dere.

Özeleme:Yoğurt çalkalamak.

 

 

 

 

 

 

 

 P

Pahla:Fasulye.

Pancar:Pişirilerek yenen küçük otların genel adı,madımak.

Pambık: Pamuk.

Panus:Gaz lambası,fener.

Pantul: Pantolon.

Peklemek:Temizlemek.

Pendir: Peynir.

Peşkir: Havlu.

Pelver:Salça.

Petni:Ahırda, taş ya da tahtadan, oluk biçiminde yapılmış hayvan yemliği.

Pinnik:Kümes.

Pisik:Kedi.

Pürpürüm:Semiz otu.

 

 

 

 

S

Sede:Sadece.

Seğirtme:Hızla koşma.

Sergen:İnce dallardan elle örülen ev eşyası.

Sıçan:Fare.

Sıyırgı:Tahta kürek.

Sini:Büyük tepsi.

Sohranmak:Bir işi homurdanarak,söylenerek yapmak.

Sohu:İçinde bulgur dövülen içi oyuk taş.

Sonak:Mısır koçanı.

Sorutmak:Ayakta beklemek.

Suluh:Banyo havlusu.

 

 

 

   

 Ş

Şaplak:Tokat.

Şergada:Yaramaz,kavgacı.

Şibermek:Şımarmak.

Şikarlanma: Nazlanma.

Şikürsüz:Yakışıklı olmayan,şekilsiz.

Şip:Hızlı,atik,çabuk.

Şişmek:Kibirlenmek.

 

 

 

 

 

 

T

Tapan:Tohumların toprakla örtülmesini sağlamak için gezdirilen, ağaçtan yapılmış, geniş bir tarım aracı.

Tas:Sıvı konulan kap.

Tavatir:Çok iyi.

Temek:Ahırlarda, gübreyi dışarı atmaya yarayan penceremsi, genellikle kapaksız delik.

Tentene:Dantel.

Terek:Raf.

Tığ:Harman yerindeki saman yığını.

Tille:İnce,uzun sopa.

Tokuç:Çamaşır yıkamada kullanılan tokmak.

Tola:Kova.

Tosbağa:Kaplumbağa.

Tumma: Suya dalmak.

Tumman:Alta giyilen bir giysi çeşidi.

 

U

Ubruh:İbrik.

Ugunmak: Nefesi kesilmek.

Umuk:Ilık,soğuk olmayan.

Urba:Elbise.

Urupla: Buğday ölçeği.

Uşak: Çocuk.

 

 

Ü

Ümük:Boğaz.

Ünlemek:Bağırmak.

Ütmek:Kazanmak

 

 

 

 

 

 

 

 

 

      Y

Yazu:Düzlük,ova.

Yeğin:Güzel,iyi.

Yeğni:Hafif.

Yoha:Derin olmayan.

Yumak:Yıkamak.

Yüğürtmek:Koşmak.

 

 

 

 

Z

Zavrak:Salatalık.

Zerze:Sürgü,kilit.

Zerzevat:Sebzeler.

Zıran:Yerinde duramayan çok hareketli kimse.

Zıvrık:Çamur ile dolu küçük göl.

Zoğal:Kızılcık.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SON

 

 

 

01-12-2023

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 20.12.2023 - Güncelleme: 02.02.2024 15:10 - Görüntülenme: 81
  Beğen | 14  kişi beğendi